Melinya'nın hikayesi ve kaliteli bal üretimi hakkında bilmediklerimiz

Melinya'nın hikayesi ve kaliteli bal üretimi hakkında bilmediklerimiz

Merhaba, öncelikle BLW Marketim’e katıldığınız için çok mutlu olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.

Melinya markasının ortaya çıkış hikayesi ile başlamak istiyoruz. Sizi bu işe yönlendiren şey neydi?

Yaşımız ilerledikçe her ikimizde de yeni ve farklı bir yaşam, yeni bir başlangıç arzusu oluştu.
Kuşadası - Davutlar / Ağaçlı Köyü’ndeki arazilerimiz atıl duruyorlardı, bunları değerlendirmek istedik. Vizyonumuzda toprak, bitkiler ve arılarla uğraşmak vardı.
Buda’nın "Refahınızı artırmak istiyorsanız arıları örnek alın, arılar bitkilerden nektar toplar ve bal yaparlar ancak çiçeklere zarar vermezler!“ sözü bizi çok etkiledi. Heidi ve büyükbabasının vatanı Alp Dağları yaylalarından arıların o büyüleyici dünyasına giden yolculuğumuzda bu söz rehberimiz oldu ve bu anlayışla tarımsal ürünler üretmek ve ürettirmek için 2018 yılında yola çıktık.
Yeryüzündeki çevre sorunları ve hastalıklar nedeniyle doğal beslenmenin temelinde doğru ürünler yattığını biliyoruz ancak hiçbir katkı maddesi içermeyen ve fazla işlenmemiş doğal ürünler bir lüks haline geldi. Bu da bizim asıl sloganımızın doğuşunu beraberinde getirdi; şirket sahibi Hande Lüchinger Dalgıç yarattı bu solganı “Doğanın Lüksü“: Melinya!


Sonuçta Türkiye’ye dönmeye, burada İsviçre’nin kültür ve kalite anlayışıyla arıcılık yapmaya ve doğal ürünler üretmeye karar verdik.
Marka önemli ve gerekli olduğu için de 2019 yılında Melinya Gıda Arıcılık ve Kozmetik Ürünleri Tic. Ltd. Şirketi’ni kurduk.

 

Asıl uzmanlık alanınızın arıcılık olduğunu ve arıcılık üzerine ile eğitimlerinizin olduğunu biliyoruz. Bize biraz bunlardan bahseder misiniz?


İsviçre’de iki yıllık arıcılık sezonunu içeren teorik ve pratik bir eğitimin sonunda arıcılık diplomalarımızı aldık. İsviçre, Avusturya ve Almanya’da arıcılık ve arı ürünlerinin üretim ve değerlendirilmesi, kusursuz bal ve arı ürünlerinin kalitesi, balın duyusal analizleri (gurme) ile arı ürünlerinin şifa gücüne yönelik eğitimler aldık, fuar ve seminerlere katılarak arıcılık dünyasını yakından izledik. 

 

 

Aldığınız bu eğitimler doğrultusunda işinizi titizlikle yapıyorsunuz. Hangi arı ürünleri üzerinde çalışıyorsunuz?

Ham bal, polen, arı ekmeği (perga), propolis ile özel bal karışımları / performans ürünleri, doğal fermente sirkeler, soğuk sıkım ve uçucu yağlar üretiyor ve ürettiriyoruz. Çocuk, kadın, erkek ve sporcular için ürettiğimiz performans ürünlerinin bazılarında, sağlığımız için sayısız yararları, proteinin yapı taşı ve çok değerli bir amino asit olan L-Arginin kullandık.

https://www.supplementler.com/bilgi-bankasi/arjinin-hakkinda-her-sey
https://gtbd.org.tr/l-arjinin/

 

Bal konusunda tüketicinin kafası oldukça karışık durumda. Örneğin balın kristalleşmesi kimilerine göre balın iyi olduğuna işaret iken, kimilerine göre ise arıların beslenmesine çeşitli hileler karıştırıldığına işaret. Bu konuda siz neler söylemek istersiniz?

 

​Donan bal kesinlikle hileli ve sahte değildir... 

Kristalizasyon; balda bulunan glikoz şekerinin zamanla doyma noktasına ulaşarak dibe çökmesi olayıdır. Çiçek balları zamanla mutlaka kristalize olur. Kristalleşmenin hızı baldaki glikoz, fruktoz oranına ve su miktarına bağlıdır. Bir başka deyişle balın kristalleşme süresi balın kalitesinin değil kaynağının göstergesidir. Olgunlaşmamış ve nektar döneminde şeker şurubu ile beslenmiş arılardan elde edilen ballarda sakkaroz miktarı yüksek olacağı için kristalleşme geç olacaktır.

Halkımız tarafından kabul gören kristalleşen bal = şekerli bal yargısı tamamen yanlıştır. Aksine şeker şurubu verilerek elde edilen ballar daha geç kristalize olur. 

Petekli ballar süzme ballara nazaran daha geç kristalize olurlar. Isıl ve filtreleme işlemlerine tabi tutulan ballar uzun süre kristalize olmamaktadır.

Kristalize olan balların kimyasal özelliklerinde herhangi bir değişim gerçekleşmez. Hatta batı ülkelerinde sevilen tüketim şekillerinden biridir. Özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde kontrollü şekilde kristalleştirilerek elde edilen krem bal formu en çok tüketilme biçimlerinden biridir.

Genelde alttan kristalize olmaya başlayan balı karıştırınız, bu işlem kristalize olmayı geciktirir, ayrıca çatalla balın üst bölümü karıştırılarak hafif akıcı hale getirilebilir; ev şartlarında balı tekrar eski haline döndürmek için maksimum 40C’lik su banyosu ile muamele edilmesi yeterli olacaktır. Bu pratik metotta dikkat edilmesi gereken en önemli husus balın kendine has özelliklerini kaybetmemesi için doğrudan ateşle muamele edilmemesidir. Arı kovanı ısısı ortalama 35 derecedir. Bal hiçbir zaman 40 derecenin üzerinde ısıtılmamalı ve ışığa maruz kalmamalıdır.

 

Hazır hile demişken… Bal sektöründe süregelen ve balın kalitesi ile tüketici sağlığını hiçe sayan üretim teknikleri olduğunu duyuyoruz. Sizin de bunlar hakkında tüketiciyi uyarmak adına söyleyecekleriniz mutlaka vardır. Bu konuda bildiklerinizi ve düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

 

Halkın kristalleşen bal = şekerli bal olan tamamen yanlış yargısı nedeniyle özellikle büyük üreticiler marketlerde satılan balları çok ince filtrelerden geçirerek tüm polenlerini alır ve balları yüksek ısı ile pastörize ederler. Gerçek ham balın içerisinde bulunan ve arıların çiçeklerden topladığı polenlerden kaynaklanan polifenolik bileşikler antioksidan etkileri ile balın şifalı gücünün başlıca kaynağıdırlar. Bu işlemler sonucunda bal tüm enzimlerini ve vitaminlerini yitirerek şekerli şurup haline gelir ancak uzun süre kritalleşmez. Balda kristalizasyonu önlemek ve kristalize olan balı çözmek amacıyla belirtilen ısı derecelerinin üstüne çıkılması durumunda bal içerisindeki şekerlerin (özellikle fruktoz) yapısının bozulmasıyla HMF (Hidroksimetil Furfural) yükselecek ve dolayısıyla bal yenildiği zannedilirken sağlık için zararlı bir besin tüketilmiş olunacaktır.

 

İyi bal & Kötü bal diye bir şey var mıdır? Tüketici bal satın alırken hangi kriterleri göz önünde bulundurmalı? Bu konuda tavsiyeleriniz olur mu?

Evet; İyi bal, ham baldır.. Kötü bal, arılara şeker şurubu verilerek ya da üretim sonrası şekerli şurup katılarak elde edilen ve 5 nci maddede açıkladığım üzere ince filtreleme ve ısıl işlem görmüş baldır. Bir diğer tehlike de bilinçsiz arıcıların hastalık ve haşarelerle baş edememeleri sonucunda antibiyotik kullanmalarıdır, bu uygulamalar sonucu ballarda kimyasal kalıntı oluşur ve sağlığa zararlı hale gelirler.

Ham ve analizi yapılmış bal alınmalıdır.
 

 

Markanızın asıl üretimi bal üzerine fakat titizlikle ürettiğiniz sirke çeşitleriniz ve yağ çeşitleriniz de bulunuyor. Bal dışındaki ürünlerinizden de biraz bahseder misiniz?
 

Sirke anti bakteriyel özelliği ile bağışıklığı destekler vücudun hastalıklara sebebiyet veren serbest radikallere karşı mücadele etme kapasitesini arttırır. Sirkenin bu anti bakteriyel özelliği dışında kan basıncını düşürmesi, kalp damar hastalıklarının riskini azaltması, antioksidan kapasitesi gibi insan sağlığı üzerine birçok olumlu etkileri vardır. Tüm sirkelerimizi doğal fermantasyon ile elde etmekteyiz.

Zeytinyağlarımızı kendi bahçemizin zeytinlerini erken hasat ederek, soğuk sıkım metodu ile üretiyoruz. Organik zeytinyağlarımızda serbest asitlik değerleri (oleik asit cinsinden) % 0.8 i aşmaz, polifenol değerleri 300 mg/kg’dan aşağı düşmez.

Ayrıca kendi bünyemizde soğuk sıkım metodu ile İncir Çekirdeği Yağı, Çörek Otu Yağı, Aspir Yağı, Üzüm Çekirdeği Yağı ile Hindistan Cevizi Yağı üretiyoruz. 

 

Bal iyi de olsa kullanılmaması gereken durumlar var mı? Örneğin şeker hastaları, obezite hastaları gibi.

Balın % 80 i karbonhidratlardan ibarettir, bunun % 55-80 i ise glikoz ve fruktoz (meyve şekeri) oluşturuyor. Her ne kadar kan şekeri üzerindeki etkileri şeker içeren besinlere nazaran daha düşük olsa da biz şeker ve obezite hastalarına bal tüketmelerini önermiyoruz. Bazı balların glisemik değerleri, glikozun glisemik değerleri ile karşılaştırıldığında fark yarıyarıya düşük de olsa, bu tip hastalar tarafından tüketilecek balların gerçek / ham bal olması ve analiz sonuçlarına göre doktor kontrolünde yenmesi gerekiyor.

 

Her yaşta bal yenir mi? Çocuklarda bal tüketimi ne zaman başlamalı, yine şeker ya da metabolizmaya bağlı belirli hastalıkları olan çocuklarda bal kullanımı ne şekilde düşünülmeli? Kısaca hangi çocuklar bal yememeli mi?
 

Bal çok güçlü bir besin kaynağıdır polenler içerir. Çocuklara 1 yaşından itibaren gerçek / ham bal yedirilmeli ancak sindirim sorunlarına ve alerjik bünyeye sahip olabilecekleri göz önünde bulundurularak dikkat edilmelidir. Balın su ile karıştırılarak içilmesi, içindeki besin değerlerinin vücut tarafından daha iyi alınması ve sindirilmesini sağlar. Çocuklara sabahları aç karnına 40 dereceden daha düşük ılık su ile bir tatlı kaşığı ballı su içirilmesini öneririz. 

 

 

Bal nihayetinde hayvansal bir ürün mü? Vegan tüketiciler bal kullanabilir mi?

Bal hayvansal bir ürün olduğundan bizce vegan değildir ve veganlar arasında da tartışmalı bir üründür. Et, süt ve yumurta gibi hayvansal gıdaların aksine böceklerden alınan gıdalar genelde vegan kategorisine girmeyebiliyorlar. Bu konuda alınacak karar, vegan beslenen kişinin bala ve bal üretimine bakış açısına göre değişebilir.

 

 

Bizimle paylaştığınız bu faydalı bilgiler ve keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz. Tüm bunların dışında okuyucularımıza/dinleyicilerimize son olarak söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Biz de işbirliğiniz için size teşekkür ederiz.
Tanrı’nın mucizesini görmek için arıların dünyasına girmek gerekli.. Arılarla ilgili sonsuz bilgilerden sadece minik bir kesit sunmak isteriz:

İlk sosyal böcekler, termit ve arılar yaklaşık 100 milyon yıl önce Kretase Dönemi’nde oluştu.
İlk arı fosili 90 milyon yıllık ve Amerika’da New Jersey’de bulundu. Avrupa’da ise ilk gerçek arı fosili 25 milyon yıllık ve Almanya’da.

 

Dünya’da 30 bin farklı arı türü var, bunların sadece 700 ü Avrupa’da bulunuyor.

Arıların yaşam süresi:
Ana arı: 16 günde doğup, 4-5 yıla kadar yaşamaktadır.
İşçi arı: 21 günde doğup, 6 aya kadar yaşamaktadır (yaz dönemi arıları kış dönemi arılarına göre yaklaşık 6 hafta yaşarlar).
Erkek arı: 24 günde doğup, 2-3 aya kadar yaşamaktadır. 
Genç bir ana arı doğduktan sonra zifaf uçuşlarına çıktığında ortalama 30-35 erkek arı ile çiftleşir ve onunla çiftleşen her erkek arı ölür, bu uçuşlar bittikten ve ana arı kovana döndükten sonra bünyesinde yaklaşık 7-8 milyar sperm ile 4-5 yıl boyunca ve özellikle ilkbahar döneminde günde 2000 yumurta yaparak yaşamını sürdürür.. Bir işçi arı sadece dört ila altı hafta yaşarken yumurtası arı sütünde olgunlaşan ana arı tüm yaşam süresinde sadece arı sütü ile beslenir. Ana arının en verimli dönemi ilk 2-3 yıldır, az yumurtlamaya başladığı zaman hemen öldürülür ve arılar yeni ana arı yaratırlar. Arıcı dikkat etmezse kovan aynı anda birden fazla ana arı üretelebilir, ilk çıkan ana arı insan kulağı ile duyulabilecek derecede ve sanki borozan gibi bir ‘’tuuuuu’’ sesi çıkarır, ardından henüz dünyaya gelmemiş olan tüm ana arıları yuvalarında öldürür. Yeni ve genç ana arının geleceğini hisseden bir önceki yaşlı ana arı kovanın önemli bir kısmı ile kovanı terk eder; buna ‘’Kovanın Oğul Vermesi’’ denir.

1 kilo bal üretebilmek için arılar 100.000 uçuş gerçekleştirir, ortalama 40.000 kilometre kateder ve kovana 3 kilo nektar getirirler; arılar bu nektar miktarına ulaşmak amacıyla 15 milyon çiçeğe konarlar.


Bir işçi arı doğar doğmaz peteğini temizler, larva atıklarını yer, ardından deneyimli arılar o peteği propolis ile dezenfekte ederek ana arının yeniden yumurta yapmasına hazırlarlar. Ancak bir erkek arı gözlerini açtıktan sonra hiçbir temizlik yapmaz ve hemen işçi arılar tarafından beslenmek ister. Erkek arılar 7 gün içinde cinsel olgunluğa ulaşır, hiçbir üretim yap(a)maz, yaşamları süresince tek görevleri genç ana arı yakalayıp havada onunla çiftleşmektir. Zifaf uçuşu sonrası ana arı kovana dönüp yumurtlamaya başladıktan sonra erkek arılar öldürülür ya da kovana sokulmayarak açlığa terk edilirler.

 

Ağustos 2021 ayı sonunda İstanbul’da gerçekleşen TURAB Fuarı’ndaydık, doğal ve organik ürünlerimiz - pandeminin de etkisiyle - aşırı ilgi gördü. Biz üretimlerimizi trend nedeniyle değil, başından beri doğru olduğuna inandığımız için yapıyoruz. Tabii ki ticaret yapıyoruz ve para kazanmak zorundayız, ancak öncelikle insan sağlığına önem verdiğimiz ve bunun sorumluluğunu taşıdığımız için hiçbir zaman kalitemizden taviz vermeyeceğiz.

 

 

Etiketler: röportaj
Ekim 08, 2021
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR